Sayın Türk Biyofizik Derneği Üyeleri,
Türk Biyofizik Derneği olarak, 30 Eylül 2010 Tarihinde Aydın’da Sayın Mehmet Dinçer Bilgin Başkanlığında Düzenlenen Kongrede Yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında, (web sayfamızda belgeler kısmında bu yazı mevcuttur) Biyofizik Anabilim Dallarına Öğretim Üyeliği Kadrolarına Atanma ve Doçentlik Süreçleriyle ilgili alınan İlkeler Doğrultusunda hareket etmeye özen gösteriyoruz. Bu bağlamda, daha önceki bilgilendirme duyurularımızı bir kez daha hatırlatır, belirlenen ilkeler doğrultusunda hareket etmenin önemini vurgulamak isteriz. Bu konuda dernek üyesi hocalarımızın desteği bizim için büyük önem taşımaktadır.
Biyofizik Anabilim Dalları’nda görev yapan öğretim üyelerimizin ve çeşitli üniversitelerdeki akademisyenlerin endişelerini dikkate alarak, bu konudaki görüşlerimizi özellikle genç meslektaşlarımıza açıklamak isteriz.
Doçentlik bilim sınavının kaldırılmasıyla birlikte, akademik yükseltmelerde proje, yayın ve patent süreçlerinin tek kriter olarak ele alınması, Biyofizik Alanındaki Temel Konuları Bilme ve Uygulama Becerilerinin Göz Ardı Edilmesine yol açmaktadır. Bu durum, alanımızdaki nitelik ve bilimsel derinliği tehdit etmekte olup, Akademik Etik ve Liyakat konularının sorgulanmasına neden olmaktadır.
Doçentlik sürecinin, yalnızca sayısal çıktılar üzerinden değil, bilimsel katkı ve akademik yetkinlik çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini ve öncelikle, Biyofizik Anabilim Dalı’nda Doçent Ünvanını alacak Öğretim Üyelerinin Mutlaka Biyofizik alanında Doktora Programını Tamamlamış Olmaları Gerektiğini vurgulamak isteriz.
Biyofizik Bilim Dalı, Tıp Fakültelerinde; canlı sistemlerin moleküler düzeyden başlayarak hücre, doku ve sistemlerin fiziksel işleyişini, mekanizmalarını ve klinikte hastalıklarla ilişkisini inceleyen, multidisipliner bir bilim dalıdır.
Bu bağlamda, biyofizik çalışma alanları; kalpteki elektriksel ve mekanik olaylardan sinir iletimine, iyon kanallarının yapı ve fonksiyonlarından biyolojik sinyallerin dönüşümlerine kadar geniş bir perspektife sahiptir. Fizik alanında doktora programını tamamlamak ile Biyofizik alanında doktora programını tamamlamak arasında temel eğitim ve amaçlar açısından büyük farklar bulunmaktadır. Fizik doktora programı genellikle Kuantum Mekaniği, Katıhal Fiziği, Kuantum Bilgi Teorisi ve Nükleer Fizik gibi alanlara odaklanırken, Biyofizik doktora programı canlı organizmada İleri Hücre Biyofiziği, Mikroskopi ve Floresans Görüntüleme, İyon Kanalları ve Medikal Elektronik Gibi Sağlık ve Tıp Bilimlerine Yönelik Dersler ve Uygulamalar içermektedir. Bu nedenle, biyofizik doktora programını tamamlamış bir akademisyen, tıp fakültelerinde biyofizik dersleri verebilecek ve dersleri Klinikle Birleştirebilecek ve Sağlık Bilimleri Alanında projeler yürütebilecek donanıma sahipken, fizik doktora programını tamamlamış akademisyenler ise sadece uzmanlık alanı ile yeterli donanıma sahip olması disiplinlerin arasındaki büyük farkı gözler önüne sermektedir.
Dünyada ve Türkiye’de bir akademisyenin Biyofizikçi unvanı alabilmesi için, Sağlık Bilimleri Enstitülerine bağlı Tıp Fakültelerindeki Biyofizik Anabilim Dallarında yoğun bir yüksek lisans ve doktora eğitiminden geçmesi gerekmektedir. Tıp Fakültesi öğrencilerinin eğitiminde büyük önem taşıyan biyofizik derslerinin, bu alanda uzmanlaşmış akademisyenler tarafından verilmesi zorunludur. Fizik doktorasına sahip bir akademisyenin, Tıp Fakültesinde biyofizik dersi vermesi, uygulama yapması veya bu alanda öğrenci yetiştirmesi, yeterli bilimsel temele dayanmadığı gibi, tıp eğitiminin niteliğini de olumsuz etkileyebilir. Ayrıca Biyofizik Doktora programını tamamlamış akademisyenler, Tıbbi Anatomi, Tıbbi Fizyoloji, Histoloji ve Embriyoloji, Tıbbi Biyokimya konularına da belirli düzeyde hakim olmalıdır. Fizik doktoralı bir akademisyen Kardiyak sistem, Dolaşım Sistemi, Solunum sistemi, Görme, İşitme, Kas, Kemik, Bağ dokusu ve Hareket Sistemi gibi konuların Fiziksel yapı ve işleyişini ve bu sistemlerin birbirleri ile koordinasyonları hakkında yeterli bilgi ve aktarıma sahip değildir ve Tıp Fakültesi öğrencilerine aktaramaz veya anlatamaz.
Ayrıca, Tıp Fakültelerinde eğitim kalitesini artırmak amacıyla “Ulusal Çekirdek Eğitim Programı (UÇEP) çalışmaları” ve eğitim yönünden “akteditasyonu sağlamaya yönelik önemli çalışmalar” yürütülmektedir. Bu kapsamda, temel bilimlerde eğitim kalitesinin artırılması ve üst sınıflarda dikey koridor eğitimlerinin oluşturulması hedeflenmektedir.
Biyofizik Anabilim dallarında eğitimin niteliğinin yükseltilmesi kritik bir öneme sahiptir. Ancak, biyofizik doktorasına sahip olmayan kişilerin Biyofizik Anabilim dallarına atanması, Biyofiziğin Tıp Fakültelerindeki konumunu zayıflatmakta ve alanın tıbbi bilimler içindeki yerinin sorgulanmasına neden olmaktadır. Bu durum, Biyofiziğin giderek Tıp eğitiminden dışlanmasına yol açabilir ve tıp öğrencilerinin biyofiziksel temellere dayalı öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyebilir. Eğitimde ve araştırmada kaliteyi artırmayı hedefleyen UÇEP gibi programların başarılı olabilmesi için, “Biyofizik eğitiminin bu disipline özgü niteliklerini koruyarak geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır”.
Bu nedenle, Biyofizik Anabilim Dalları’na atanacak öğretim üyelerinin ve doçentlerinin yalnızca Biyofizik alanında doktora programını tamamlamış akademisyenler arasından seçilmesi gereklidir. Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Doçentlik Başvuru Kriterlerinde Biyofizik Alanının Fen bilimleri değil, Sağlık Bilimleri Alanı olarak tanımlanması ve buna uygun dil belgesi zorunluluğu getirilmesi de bu farkın resmi olarak kabul edildiğini göstermektedir.
Tıp fakültesi öğrencilerine biyofizik derslerinin en iyi şekilde sunulması, uygulanması ve bu alandaki akademik çalışmaların kalitesinin korunması için, bu prensibin titizlikle uygulanması büyük önem taşımaktadır.
Türk Biyofizik Derneği olarak, Akademik Liyakatın Korunması, Bilimsel Etiğin Gözetilmesi ve Alanımızın Geleceğinin Güvence Altına Alınması Adına Bu İlkelerin Arkasında Durduğumuzu Bir kez Daha Vurgulamak İsteriz.
Bu İlkelerin Devamlılığı, Siz Değerli Öğretim Üyelerimizin Kararlarını Titizlikle Değerlendirmesi ve Biyofizik Meslek Etiğinin Korunması Açısından Büyük Önem Taşımaktadır.
Saygılarımızla,
Türk Biyofizik Derneği
Yönetim Kurulu